Modern Arsen Lüpen Steve McQueen
İnsanlar genellikle karakterlerine, zevklerine uygun bir çevrede yaşamaktan hoşlanırlar… Amerika’nın en muhafazakar şehirlerinden biri olarak bilinen Boston’da Steve McQueen gibi bir dakika yerinde duramayan, her an yeni bir macera arayan bir kimseyi uzun müddet oturtmaya imkan yoktur… Böyle bir kimse Boston’a misafir olarak da gitse şehrin havasındaki ağırlık çok geçmeden sinirlerini bozar ve ziyaretini imkan nispetinde kısaltarak bir an önce oradan uzaklaşmaya bakar… Fakat garip değil mi, Amerikan sinemasının deli fişeği Steve McQueen, haftalardan beri sessiz sedasız Boston’da oturuyor. Bugüne kadar da genç adamın ağzından bir tek şikayet sözü çıkmış değil. Hatta Boston’da yaşamaktan pek de memnun görünüyor. Ona «Artık New York’a dönmenin zamanı geldi» deseniz, belki de bir süre daha Boston’da kalmak istediğini söyleyecektir.
Steve McQueen’in Boston’a bu derece bağlanmasının tabii önemli bir sebebi var. Genç aktör bu muhafazakar şehirde öyle zannedildiği gibi piposunu tüttürüp sakin bir hayat sürmüyor. Banka soygunculuğu yapıyor… Evet, Steve McQueen, bu defa da işsizlikten sıkılan zengin bir iş adamının oyalanmak için banka soygunculuğuna kalkışmasını hikaye eden filmde başrolü oynuyor. Genç aktör, yeni çevirdiği film hakkında bilgi verirken: «Eğer bana alelade bir banka soyguncusunu canlandırmamı teklif etselerdi mutlaka geri çevirirdim» demektedir. «Fakat bizim Boston’lu soyguncu gerçekten ilgi çekici bir tip. Adeta modern bir Arsen Lüpen… Biraz da eğlenmek, heyecan duymak için banka soymaya kalkışması benim pek hoşuma gitti. Hele Boston’da böyle bir işe girişmesi seyirci için daha da şaşırtıcı.»
Amerikan sinemasının en müşkülpesent aktörlerinden olan Steve McQueen «The Crown Caper» isimli filmin senaryosunu okur okumaz telefona sarılmış filmi yönetecek olan Norman Jewison’a «Başrol için sakın başkasına söz vermeyin» demişti. Bu, tam bana göre bir rol…»
Steve McQueen’in sevgilisi rolünü oynayacak genç kadını bulmak, filmcileri bir hayli uğraştırmıştı… Raquel Welch, filmin konusunu öğrenince başrolde oynamak istemiş, fakat sonunda genç yıldız Faye Dunaway’in, Steve McQueen’in rol arkadaşı olması kararlaştırılmıştı…
Banka soygunculuğu hakkında hiç bir fikri olmadığı halde film çalışmaları sırasında bu konu hakkında bir hayli fikir edindiğini belirten aktör, «Bu soygunculuk hikayesinin diğer polisiye filmler gibi seri bir film havasına sokulmasını isterdim. Modern Arşen Lüpen’imizin serüveni bir atımlık barut halinde hazırlanmamalı. Seyircilerin Thomas Crown’u yani zengin banka soyguncusunu kolay kolay unutamayacaklarını ve onun daha başka maceralarını da seyretmek isteyeceklerine eminim…»
Sinemanın yakışıklı aktörü Steve McQueen, macera filmlerinde başrolü oynamaktan hoşlandığını, romantik tipler yaratmaktan zevk almadığını da belirtiyor. Ünlü aktör, «Ben hızlı yaşamasını seviyorum» diyor. «Bu durumda benim romantik aşık rolüne çıkmam, çok saçma olur. Rolümde başarı sağlayamam. Yarattığım tipin karakterini benimsemedikçe de inandırıcı olabileceğimi hiç sanmıyorum.»
ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 37. SAYISI