Monica Vitti ve Antonioni




22 soru ile MONICA VITTI ve ANTONIONI’nin maskelerini indirelim

Beyazperdenin en esrarengiz çifti muhakkak ki Monica Vitti ile Antonioni’dir. Beraber yaşadıkları, yıllardır birbirlerini terk etmedikleri bilinir. Yıllardır aynı evin biri bir katında, biri bir katında oturan bu iki şöhret evli midirler, aralarında gerçek bir sevgi var mıdır, müşterek hayatları nasıl geçer?… İşte bütün bu hususlar hep kalın bir sis perdesinin ardında kalmaktadır. Geçenlerde bir yabancı dergi muhabiri, hazırladığı 23 müşterek soruyu bu şöhretli çifte ayrı ayrı sordu. Bu sorular, kendilerinden bahsetmekten hiç hoşlanmayan, ne geçmişleri, ne de gelecekleri hakkında bilgi vermeye yanaşan Monica Vitti ite Antonioni’nin şahsiyetlerinin titizlikle gizledikleri bölümlerini gün ışığına çıkardı. Aynı sualleri sizler de çevrenizdeki çiftlere sorarak, saklamak istedikleri birçok hususu öğrenebilir, birbirleri için yaratılmış olup olmadıklarını anlayabilirsiniz.



— (Soru) «Gece yarısı telefonunuz çalarsa ilk tepkiniz ne olur? Sonra rahatlıkla uyuyabilir misiniz?

— (Cevap) ANTONİONİ: «Ben böyle şeylere alışığımdır. Münasebetsiz saatte telefonum çalacak olsa, 'Gene birisi saati şaşırdı' diye düşünürüm. Gündüzleri de hep dışarıda çalıştığım için, geceler sürpriz telefonlar alırsam hiç yadırgamam.»

— (Cevap) MONİCA: «Eğer telefondaki, münasebetsiz bir laf etmezse hiç kızmam. Konuştuktan sonra da aynı rahatlıkla uyurum.»



— (Soru) «Son defa niye ağladığınızı hatırlayabiliyor musunuz?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Geçenlerde son derece iddialı bir meslektaşımın yeni filmini görmeye gitmiştim. Ağlamadım, ama ağlayacak raddeye geldim.»

— (Cevap) MONİCA: «Annemin Meksika'dan yazmış olduğu bir mektup bana çok göz yaşı döktürdü.»



— (Soru) «Bir gece kulübünde hafif müzik dinlediğiniz zaman ayağınızla tempo tutar mısınız?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Farkında bile değilim.»

— (Cevap) MONİCA: «Eğer piste fırlayıp dilediğim gibi dans etmek imkânını bulamamışsam put gibi otururum.»



— (Soru) «Birisi sizin hakkında, yüzünüze hoşlanmayacağınız bir şey söylerse, bu olayı ve o insanın yüzünü uzun zaman hatırlar mısınız?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Şimdiye kadar yüzüme karşı aleyhimde bulunmak cesaretini gösteren insana rastlamadım. Hem böyle biri ile karşılaşsam bile neden bir düşmanın hatırasını muhafaza edeyim?»

— (Cevap) MONİCA: Böylelerini hemen gözümün önünden silerim.»



— (Soru) «Canavar düdüklerinin sesi sizde ne gibi bir his uyandırır?

— (Cevap) ANTONİONİ: «Ben gürültüden hoşlanan bir insanım. Belki inanmayacaksınız, ama bu sesi duymak bende tuhaf bir heyecan hissi uyandırır.»

— (Cevap) MONİCA: «Ben, her türlü sesten nefret ederim. Canavar düdüklerinin sesini ise çok korkutucu bulurum.»





— (Soru) «Nefret ettiğiniz renk var mıdır?

— (Cevap) ANTONİONİ: «Benim renk zevkim geçicidir. Kırmızıyı istersem, diğerlerinden nefret ederim. Eğer yeşilden hoşlanırsam hemen diğerlerini defterimden silerim.»

— (Cevap) MONİCA: «Ben her rengi severim. Yalnız zaman zaman diğerlerine tercih ettiğim renkler olur. Bu hissim de geçicidir.»



— (Soru) «Çalıştığınız zaman bir plan dahilinde mi hareket edersiniz? Yoksa gelişi güzel, içinizden geldiği gibi mi davranırsınız?

— (Cevap) ANTONİONİ: «Plana son derece bağlı bir insanım.»

— (Cevap) MONİCA: «Tabii plan dahilinde.»



— (Soru) «Çok yorgun olduğunuz zamanlar, halinizden şikâyet eder, sızlanır mısınız?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Ağzımı bile açmam. Başka işlerle meşgul olarak yorgunluğumu unutmaya çalışırım. En yorgun olduğum zamanlar bile gözlerimin açık olmasına dikkat ederim. Çünkü gözlerimi kaparsam zihnimi bin bir düşünce istilâ eder. Büsbütün yorulurum.»

— (Cevap) MONİCA: «Sessiz sedasız dinlenmeye çekilirim.»



— (Soru) «Giriştiğiniz işi bir hamlede bitirmeyi mi seversiniz. Yoksa işi böler misiniz?

— (Cevap) ANTONİONİ: «Başladığım işi bitirmeden içim rahat etmez. Bu yüzden çoğunlukla bitap düşene kadar çalışırım.»

— (Cevap) MONİCA: «İşimin mahiyetine göre değişir. Kısa ise, bölünme olsun istemem. Ama, uzunsa nefes nefese çalışmaktan da hiç hoşlanmam.»



— (Soru) «Bir olay veya bir kimse işinizi aksatacak olursa çok sinirlenir misiniz?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «En çok o zaman sinirlenirim işte...»

— (Cevap) MONİCA: «Duruma göre değişir. Yaptığım iş sıkıcı veya cazip, gelen insan sinir bozucu veya cana yakın olursa tepkim tabii ki farklı olur.»



— (Soru) «İşinizi bitirdikten sonra rahatça uyur musunuz? Yoksa muhtemel aksilikler mi aklınıza takılır?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Maalesef kesin neticeyi almadan rahat edemem. Her türlü kötü ihtimal aklıma gelir. Fakat gene de düşüne düşüne uyurum.»

— (Cevap) MONİCA: «Eğer kendi ölçüme göre yaptığım iş başarılı olmuşsa hemen uyurum. Daha fazlasını düşünmem. Aksi halde ne yapmam gerektiğini düşünmeye başlarım.»



— (Soru) «Sizce, yıldırım aşkı diye bir şey mevcut mudur?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Aşkın mahiyeti hakkında benim belirli bir fikrim yok ki bu sorunuza kesin bir cevap verebileyim.»

— (Cevap) MONİCA: «Bence yıldırım aşkı diye bir şey olamaz. Çünkü gözlerim son derece bozuktur (astigmat). Bir insanı ilk görüşte fark edemem ki ona hemen aşık olabileyim.»



— (Soru) «Şehirden veya köyden geçerken yolunuzun üstüne bir ibadethane çıkacak olursa içeri girmeyi düşünür müsünüz?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Hemen. O derece meraklı bir insanımdır ki, mutlaka içeride ne olup bitiyor öğrenmek isterim.»

— (Cevap) MONİCA: «Şehirdekileri tercih ederim. O da vakit bulabilirsem tabii.»



— (Soru) «Beğenerek okuduğunuz bir kitabın daima elinizin altında bulunmasını arzu eder misiniz?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Muhakkak. Hatta benliğimde taşırım diyebilirim. Ama, devrini tamamlayıp vazifesini bitirince bir daha elimin uzanmayacağı bir yere koyarım. Hayatımda bir kitabı iki defa hiç okumadım.»

— (Cevap) MONİCA: «Daima elimin altında olmasını isterim. Beğendiğim kitapları çok yavaş okurum. Bazen tekrar okuduğum olur. Sonra da istediğim zaman süratle el atabileceğim bir yere bırakırım.»



— (Soru) «Gece uyanacak olursanız aynı rahatlıkla tekrar uyur musunuz?»

— (Cevap)ANTONİONİ: «Telefon konusuna cevap verirken bunu da cevaplandırmış oldum. Hayatımda uykusuzluk nedir bilmem.»

— (Cevap) MONİCA: «Çok kolay uyurum. Bence bu bir meziyettir.»



— (Soru) «Rüya görür müsünüz?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Maalesef bazen görürüm. Ve hiç hoşlanmam.»

— (Cevap) MONİCA: «Lüzumundan fazla rüya gören bir insanım ben. Geçenlerde gördüğüm bir rüyayı da sırası gelmişken anlatayım. Bir basın toplantısındaydım. Ben böyle durumlarda çoğunlukla az konuşurum. Halbuki rüyamda son derece hoş ve esprili şekilde suallere cevap veriyordum. Hele toplantıdaki gazetecilerden biri ile adeta alay ediyordum. Nihayet gazeteci benden özel bir randevu istedi. Sorulacak daha özel sualleri varmış. Kabul ettim. Diğerleri gittikten sonra yalnız kaldık. Adam birden üzerime atlayıp cebinden çıkardığı keskin bir bıçakla başımı kesivermez mi? Hırsını öyle de alamadı, bu defa başladı zavallı kafamı duvardan duvara vurmaya. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Canım acımıyordu. Fakat kafamın içi uğulduyor, beynim zonkluyordu. Sonra birden odaya Antonioni, beyaz otomobili ile girdi. Kafasız vücudumla hemen ona doğru koştum. Durumu anlattım. 'Merak etme söylerim verir başını geri' dedi. Sonra adama dönüp: 'Başını iade etsene şuna' dedi. Adam itirazsız geri verdi kellemi. Antonioni ile arabasına bindik. Yolda kanlı başımı hep göğsüme bastırıyordum. O ise keyifli keyifli gülüyordu. Bir ara ağladığımı görünce 'Niye üzülüyorsun?' dedi. 'Şimdi bir hastaneye gideriz, orada başını dikerler. Hem de merak etme hiç iz kalmaz.' Sonra uyanmışım.»



— (Soru) «Otomobille veya trenle bir seyahate çıktığınız zaman gördüğünüz manzara bütün teferruatı ile hatırınızda kalır mı? Yoksa hayal meyal görüntüleri mi hatırlarsınız?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Ben, gördüğüm şeyleri zihnimde kendime göre yorumlayıp değiştiren bir insanım. Manzara da bu yeni haliyle benim zihnen ona verdiğim şekille hafızamı işgal eder.»

— (Cevap) MONİCA: «İlgilendiğim her şey hatırımda sonuna kadar uzun zaman kalır. Seyahatlerim esnasında da daima pencereden etrafı seyrederim.»



— (Soru) «Tanıdığınız insanlardaki tikler sizi rahatsız eder mi?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Ben zaten tikli bir insanım. Kendi tiklerimden o derece rahatsız olurum ki çevremdekilerin ki ile ilgilenmem.»

—(Cevap) MONİCA: «O insanı ne kadar seversem o kadar az rahatsızlık hissi duyarım.»



— (Soru) Hayatınızın en kötü hatırası nedir?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Harpten sonra annemin öldüğünü öğrendiğim günün hatırasından daha kötüsünü bilmiyorum. İşin kötüsü ben haber aldığım zaman annem öleli bir yıl olmuştu.»

— (Cevap) MONİCA: «Geçirdiğim bir deniz kazasının hatırası.»



— (Soru) «Münakaşa ettiğiniz zaman sesinizi yükseltir misiniz?»

—- (Cevap) ANTONİONİ: «Daima...»

— (Cevap) MONİCA: «O anda cesaretimi toplayabilmişsem evet...»

— (Soru) «Sizce iyi bir yemek mi iyidir, yoksa iyi bir uyku mu?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Obur olmamakla beraber az, fakat iyi bir yemeği tercih ederim. Hele yanımda hoşlandığım biri varsa. Uykuya gelince... Severim, fakat fazla vakit ayırmam.»

— (Cevap) MONİCA: «İyi bir yemekten sonra iyi bir uyku uyuyabilirsem dünyalar benim olur.»



— (Soru) «Ve klasik bir soru: Şöhreti mi tercih edersiniz, yoksa serveti mi?»

— (Cevap) ANTONİONİ: «Bence ikisi birlikte olmalıdır. Şöhret ve servet benim nazarımda bölünmez bir bütündür. Ben, sinemadan çok zengin olabilirdim. Fakat şöhret konusunda bundan zarar görürdüm. Bugün ne zenginim, ne de gerektiği kadar şöhretim var.»

— (Cevap) MONİCA: «Beni önce işim, çalışmam ilgilendirir.»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 1. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir