Türk Filmciliği Dünyaya Açılıyor



Başrollerini Sara Stephen, Türkan Şoray, Ekrem Bora ve Salih Güney’in oynayacağı «Ateş Dansı» filmi, Türk filmciliğini İskandinav ve Avrupa ülkelerine tanıtacak ve böylece ilk defa bir Türk filmi İskandinav ülkeleriyle Avrupa'da kendine pazar bulacak...

TÜRKİYE'YE GELİYOR

Sara Stephen'in bir röportajında Türkiye'ye geleceğinden bahsettiği Damernas Varld isimli bir İsveç dergisinin kupürü. Daire içinde genç artistin Türkiye hakkında söylediği sözler. «Mayıs ayı başında Türkiye'ye film yapmaya gideceğim» diyor Onun İsveç mecmualarında çıkan renkli bir resmi ile Fransız Cinemonde mecmuasında çıkan resmi aşağıdadır. Filmde önemli rollerden birini oynayacak olan İlhan Kuyululu.





• Bilmem okuyucularımız Ayten Ürkmez diye birini tanılar mı? Tanımıyorlarsa bile tanımalıdırlar. Çünkü Ayten mühim bir insandır. Bugün İlhan Kuyululu ile evli, iki çocuk anası ve otuz küsur yaşındadır, İsveçte oturur.

Bundan 17-18 yıl önce bir genç kızken Babıâli'ye gelmiş, gazeteci olmak istemişti. O derece yılmayan bir karaktere sahipti ki, seneler senesi yazıları beğenilmemiş, reddedilmiş; o yine yılmadan baştan yazmış, uğraşmıştı. Nihayet başarıya ulaşıp nispeten tanınmış bir sinema yazarı olduğu sırada birdenbire ortadan kaybolmuştu. Sonradan duyduk. Ankara' ya gitmiş, devlet konservatuvarına girmişti. Seneler sonra onu opera korosunda, gür sesiyle şarkı söylerken gördük.





Bundan 6-7 sene önce onu, Küçük Sahne'de «Oyuncakçı Dükkanı» piyesinde, mühim rollerden birinde görünce şaşırdık. Evlenmiş, operayı bırakarak tiyatroya geçmiş, İstanbul'a yerleşmişti. «Pasifik Şarkısı» adlı müzikal oyunda da oynadıktan sonra Küçük Sahne'den ayrıldı. Yeniden kurulan Arena'ya geçerek «Sezar ve Kleopatra» da rol aldı. Ses ve oyun kabiliyeti tiyatroya müsaitti. Fakat Arena'daki bazı anlaşmazlıklar onu rahatsız etti. O sahneden, o sahneye dolaşmak istemedi. Nasıl bulduysa buldu. Kalktı, İsveç operası korusunda çalışmak üzere Stockholm'e gitti. Eşi İlhan Kuyululu da oradaki Türk sefaretinde bir vazife alınca, Kuyululu ailesi İsveç'e yerleşmiş oldu.

Böylece dinamik bir kadının, uzak bir diyardaki operanın arka sıralarında düzinelerle figüranın arasında yıllar yılı kaybolmaya razı olacağına inanamamıştık. Bu bir yerden patlak verecekti.





Nitekim geçen yaz kalktı, geldi. Bir şeyler hazırlıyordu. Ali ile konuştu, Veli ile konuştu. Pek olmadı. Kalktı, tekrar gitti. Bu yıl iki defa daha geldi. On beş gün evvelki son gelişinde her şeyi % 80 kotarmıştı. Elinde kendi yazdığı Avrupa çapında iki mükemmel senaryo vardı. Birincisi Türkiye'de geçen «Ateş Dansı» adında merak ve şüphe unsurlarını işleyen bir heyecan filmi. İkincisi, yarısı İsveç'te geçen, Türk işçilerin dramını anlatan bir hikâye. Ayten, «Ateş Dansı» senaryosunu İsveç, Norveç, İngiltere, Danimarka, Finlandiya, Hollanda, Belçika Almanya ve İsviçre'deki işletmecilere okutmuş, işletmeciler, bu hikaye aynen çevrildiği takdirde, kendi memleketlerinde oynatmak üzere Ayten Kuyululu ile birer ön mukavele imzalamışlardı. Bu da Türk filmciliği tarihinde, dış piyasalara çıkabilme hususunda ilk defa yapılabilen başarılı bir hareketti.





Ayten ayrıca bu filmde oynamak üzere Sara Stephen adında 26 yaşında, aslen Brükselli sarışın bir Fransız kadın artistle de anlaştı. «Lucky Joe», «L'Homme Qui Volait des Milliard» ve en son olarak Simone Signoret ile «Le jour et L'Heur»u çeviren Sara Türkiye'ye gelmeye hazırlanıyordu. İşte bu imkanlarla Türkiye'ye gelen Ayten Kuyululu burada, geçen yıldan beri temas halinde bulunduğu Haldun Dormen'le nihayet tam bir mutabakata vardı. Filmin prodüktörü kendisi, rejisörü Haldun olacaktı. Senaryo Ayten ve Erol Keskin tarafından yeniden gözden geçirildi. Başroller için Sara Stephen'den başka Avrupa'ya gitmeden önce Türkan Şoray'la anlaşmaya varıldı. Baş erkek rolünü Ekrem Bora, diğer mühim rolleri de Salih Güney, İlhan Kuyululu, Güzin Özipek ve Nurcan Kınal oynayacaklar. Filmi Gani Turanlı çekecek. Tarık Dursun da süpervizörlüğünü yapacak.



Büyük bir değişiklik olmazsa Sara Stephen mayısın on beşine doğru Türkiye'de olacak ve «Ateş Dansı» nın çekimine 21 mayısta başlanacak. Ayten Kuyululu ve kendisiyle işbirliği yapanlar, bu filmi yüzlerinin akıyla başardıkları takdirde, Türk filmciliğine İskandinavya'nın ve ardından diğer Avrupa ülkelerinin kapıları açılmış olacak. Doğrusu dış pazarı olmayan filmciliğimizin buna çok ihtiyacı var.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 18. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir