Tony Curtis’in Şöhreti



Bugünlerde gazeteciler, Tony Curtis'i konuşturabilmek, ondan film çalışmalarıyla ilgili bir iki haber almak için birbirlerini nasıl atlatacaklarını bilemiyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse, Tony Curtis'i bundan bir süre öncesine kadar pek arayan, soran yoktu. Gazeteciler, aktörü, «devrini doldurmuş bir sanatçı» olarak görüyorlar, Tony Curtis de daha önce filmlerden kazanmış olduğu milyonların bir ömür boyu kendine rahatça yeteceğini düşünerek hiç bir film şirketiyle temasa geçmiyordu. Fakat aktörün eşi Christine Kaufmann kocasından ayrılmak için teşebbüse geçince durum değişti. Aktör üzüntüsünü ancak bir tek şekilde unutabilirdi: Çalışmakla... Tabii... Herhangi bir film şirketinin seçeceği alelade bir filmde rol alamazdı. Ne de olsa bir şöhreti, sinemada oldukça iyi bir geçmişi vardı.





Ünlü aktör, Fox Şirketi'nin 1962-64 yıllarında Boston'a dehşet saçan ve on üç genç kadını öldüren Boston Canavarı'nın hayat hikayesini filme çekmek istediğini haber alınca hemen teşebbüse geçti. İşte Boston Canavarı tam ona göre bir roldü. Fakat nedense Fox Şirketi, Boston Canavarı Albert Di Salvo'yu beyazperdede Tony Curtis'in canlandırmasına bir türlü razı olmuyordu... Bu role başka şöhretler de talip olmuşlardı ve ancak uzun uzadıya araştırıp deneme yaptıktan sonra baş rolde oynayacak aktörün seçilmesi mümkün olacaktı. Aşağı yukarı iki yüze yakın şöhretli şöhretsiz aktör denemeye tabi tutuldu.





Bu arada Tony Curtis'in menajeri de boş durmuyor, Fox Şirketi'nin yöneticilerini ikna etmeye çalışıyordu. Fakat rejisör de diğer idareciler de aynı fikirdeydiler. Tony Curtis'in yüzü fazla çocuksuydu. Yumuşak bir ifade taşıyan bu yüzle Curtis Boston Canavarı'nı imkanı yok canlandıramazdı. Neticede stüdyoda Tony Curtis'in bu rolü oynamasını isteyen bir tek kişi çıkmadığı için aktöre, bu işi unutması, kendine başka filmlerde rol araması tavsiye edildi.



Bu, Tony Curtis için karısının ayrılma kararından da ağır bir darbe olmuştu. Ama o mücadeleden kolay kolay vazgeçecek yaradılışta değildi... Ne yapıp yapıp yüzünün şeklini değiştirecek ve filmcilerin karşısına bambaşka bir Tony Curtis olarak çıkacaktı. Aktörün bu isteğini gerçekleştirmesi de zor olmadı... Makyaj odasında, balmumu ve çeşitli güzellik malzemesiyle burnunu, yüzünün ifadesini adamakıllı değiştirdi. Öyle ki aynaya baktığı zaman kendini tanımakta zorluk çekmişti... Hemen fotoğraf makinesini otomatiğe ayarladı ve makinenin karşısına geçip poz verdi. Daha sonra dışarı çıktı, yarım düzineye yakın da dışarıda resim çekti... Sonra makinesini alıp evine koştu. Özel fotoğraf stüdyosunda filmleri banyo etti ve birer büyük kopya bastırıp Fox Şirketi'nin «Boston Canavarı» filmi için angaje etmiş olduğu rejisör Richard Fleisher'e gönderdi.





Tony Curtis heyecandan yerinde duramıyordu... Evinde bir aşağı bir yukarı geziniyor, telefon çaldı mı heyecanla ahizenin başına koşuyordu... Resimlerinin beğenileceğinden yüzde yüz emindi ama yine de içinde bir kurt vardı!...

Richard Fleisher'e gelince... Ünlü rejisör, bebek yüzlü Tony'nin resimlerini görünce şaşkınlıktan ne diyeceğini bilememişti. Şirketin yöneticisi Richard Zanuck da fotoğrafları görünce, «Kim bu delikanlı» diye sormaktan kendini alamamıştı. Tony Curtis, en eski dostlarının bile tan »yamayacağı derecede değişmiş, adeta bambaşka bir insan olmuştu.

Fotoğrafların Richard Fleisher'in eline geçmesinden bir hafta sonra Tony Curtis'e «Boston Canavarı»nı beyazperdede canlandırması teklif edildi. Böylece ünlü aktör bileğinin hakkıyla meslek hayatında yen? bir başarı elde etmiş oluyordu.



Film çalışmalarına ocak ayının son günlerinde başlandı... İlkbahar sonuna kadar da filmin tamamlanacağı tahmin ediliyor... Tony Curtis'i yakışıklı ve sevimli bir delikanlı olarak perdede seyretmeye alışanlar onu Boston Canavarı hüviyetinde görünce her halde epey şaşıracaklar. Tabii bu arada onu tenkit edenler de çıkacak. Fakat aktörün meslek hayatında böyle bir hamle yapmak zorunda olduğunu da kabul etmek lazım. Zira seyirci artık Tony Curtis'in yumuşak yüz hatlarından, romantik tavırlarından hatta harp gemilerindeki kahramanlık gösterilerinden bıkmaya başlamıştı... Filmcilerin onu son zamanlarda arayıp sormamalarının nedeni de buydu zaten...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 10. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir