Çıplak Güzel Ursula Andress Son Raundu Kazandı

Zümrüt yeşili gözleri hüznün bütün ıslaklığı ile dolu dolu! Omuzlarına dökülen saçları karmakarışık. Güzel Kanadalı Johanna Shimkus, daha ilk aşkında can evinden vurulmanın acısını yaşıyor.



Şunun şurasında Kanada'dan Avrupa'ya geleli üç yıl olmuştu. Kısa süreli bir turistik gezi için gittiği Paris'i beğenmiş, kalıvermişti. Kalış o kalış... İncecik bir vücut, esrarlı bakışlar, pürüzsüz bir ten, son derece ve rahat poz verme kabiliyeti. Johanna Shimkus'un bu kozları modacılar tarafından hararetle karşılanmasına yol açtı. Fotoğrafçılar onu paylaşamaz oldular. Randevular, birbiri üzerine yığıldı, Johanna'nın poz ücreti, saatte 1.500 liraya kadar yükseldi. Bazen tek bir kapak resmi için günlerce çalıştığı oluyordu. Fakat herkes gibi onun da gönlünde yatan arslan başkaydı. Artist olmak istiyordu. Nitekim, modacılardan sonra filmcilerin de ilgisini çekmeyi başardı. Ne var ki onlar moda uzmanları kadar cömert davranmadılar. Ama güzel Johanna, saat başına 1.500 lira ücreti tepti ve ideal uğruna gitti, filmcilerle çalışmaya razı oldu.





Alain Delon ve Lino Ventura ile «Macera Peşinde», Elizabeth Taylor - Richard Burton'lu «Ho» ona bir anda şöhret kapılarını açan sihirli anahtarlar oldu. Ve Johanna üçüncü büyük filminde Jean Paul Belmondo ile karşılaştı. İşin tuhafı ne Alain, ne de Burton, Johanna'yı Belmondo kadar etkileyebilmişti. Belki de sırf onunla film çevirebilmek uğruna, güzel kız yine düşük ücretle çalışmaya razı oldu. Oysa aynı tarihlerde çok daha parlak teklifler de almıştı.





Belmondo, Johanna karşılaşması parlamaya hazır barutu tutuşturan kıvılcım oldu. İki artist kendilerini bir anda aşkın sıcak bağrında buluverdiler. Johanna'nın gözü hiç bir şey görmüyordu. Belmondo da uğruna eşini, çocuklarını, yuvasını terk ettiği Ursula’yı bir anda unutmuştu sanki. Onunla gizlice nikahlandığı haberlerine de artık gülüp geçiyordu. O sıralarda Johanna'dan başka düşüncesi yoktu Belmondo'nun.

Gelgelelim, bu yıldırım aşkı, üzerine yıldırım düşmüş gibi bir anda sona erdi. Anlı - şanlı Ursula, yılların tecrübesine dayanarak, henüz erkekleri avlama konusunda acemi olan ve sadece gençliğine, körpeliğine güvenen Johanna'nın ayağını kaydırıvermişti. Hem de ne kaydırış.





Şimdi genç kız, geçirdiği sarsıntıdan kendini toparlamaya çalışırken, Belmondo, Johanna'nın varlığından bile adeta habersiz, günlerini Ursula'nın omzu başında geçiriyor. Birlikte Ursula'nın film çevirdiği Senegal'ın 400 kilometre kuzeyindeki Dakar'dalar. Ursula, Jules Verne'nin eski bir kitabından edepte edilen senaryoda George Segal ile birlikte başrolleri Daylaşıyor. Pekala, Belmondo'nun Dakar da işi nedir dersiniz, onu da söyleyelim. Belmondo, burada Ursula hayranı bir seyirci vazifesini titizlikle yapıyor. Her sabah iki sevgili (veya gizli karı koca) birlikte sete geliyorlar. Ursula çalışmaya başlıyor, Belmondo ise Afrika'nın sıcak güneşi altında buram buram terleyerek onu seyrediyor. Arada bir de ona nasıl oynaması gerektiğini anlatıyor. Söylenenlere bakılırsa sırf Ursula ile beraber olabilmek için iki film teklifini de geri çevirmiş.





Görüldüğü gibi, ilk devrede bir hayli sarsıntı geçiren Ursula Andress, ikinci devrede maçı alıverdi.

Aşk, ne tarafa yöneleceği bilinmeyen yuvarlak topun arkasından koşulan futbol gibi bir oyundur. Bu alanda mücadeleye çıkan aynı kozları kullanır, aynı açıklardan faydalanır. Dün, erkeğimi kaptırdım diye ağlayan bir Ursula ve kalbi mutlu heyecanlarla çarpan bir Johanna vardı. Bugün ise roller değişti. Galip, zafere ulaştığı meydanda mağlup oldu.. Şimdi Johanna ağlıyor, gülen ise Ursula...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 28. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir