Metin Ersoy’a Mektup



Bir kimsenin şöhret olup olmadığını anlamak için, evine postacıların gelip gelmediğine dikkat etmek lazımdır! Eğer şöhretse her gün üç-dört defa postacı kapıyı çalar ve ona tomar tomar mektup bırakır... Müzik dünyamızda en çok mektup alanların başında Metin Ersoy gelmektedir. Aşağıda Kalipso kralına gelen mektuplardan üçünü yayınlıyoruz... Ama aynen, nokta ve virgülüne bile dokunmadan...



Postacının hemen hergün kapısına uğradığı yıldızlardan biri de Metin Ersoy'dur. Kucak dolusu gelen mektupların kimi imzalı resim ister, kimi müziğe yeni başladığı için nota gönderin der, kimi maddi yardımdan, kimi de aşktan söz eder. Hepsi başlıbaşına bir alemdir bu mektupların. Metin Ersoy, gelen mektupları teker teker cevaplandırır. Resimlerini büyük bir itinayla imzalar. Geçenlerde Metin Ersoy’a gittiğimizde onu, hayranlarına cevap yazarken gördük. Kalipso kralı şu mektuplara cevap veriyordu:





«Metin,

Zalim misin sen? Bacağımı bileğimden kestim o sabah. Kanlar içersinde, acılar içersinde yerlere yattım, ağladım. Çığlık çığlık ağladım.

Seyretmek, bakmak. İnsanların malik oldukları, en kıymetli şey olduğunu, bana senin resmin tanıttı. Senin resmin bir ufuksuz aşkın resmidir. Senin resmin bütün bir ömrün ümidinin resmidir.



Hasretimin hummasına kapıldığım saatler, resmindir. Çatlak dudaklarımın, hummalı gözlerimin, kavrulan bağrımın serinliği.

Bunu nasıl yaptın? Nasıl yaptın? SES mecmuasındaki resimlerinde yanında bir kadın; Resmin yanlarında «Yeni bir aşk» sözleri...

Bunları arkası arkasına görünce gazetede, ekmek bıçağım aldım. Bacağımı bileğimden, bir kibrit boyu ve kibrit başı derinliğinde kestim. Acısına diyecek yoktu. İnledim, çırpındım, sızlandım, ağladım. Çünkü kıskandım, kıskanıyorum. İtiraf ediyorum Metin. Bunu bana nasıl yaptın, nasıl?»



Bu hararetli aşk mektubu şu satırlarla sona eriyor:

«Mektubumu bitiriyorum. Ama dudaklarımı uzatmıyorum her zamanki gibi. Seni öpmüyorum da. Oh oh, halbuki ne kadar, ne kadar hasretim. Ne kadar, ne kadar seviyorum seni Metin. Benim Metin'im. Sen benimsin. Oh Metin ağlıyorum. Ben, senin kadının değil miydim? Aciz, zavallıcık, biçare. Tanımadığın kadının. Unuttun mu sevgilini? Oh Metin ağlıyorum. Bunu bana nasıl yaptın? Her dakika ağlayacağım.»

TÜRKAN



«Sayın Bay Metin Ersoy,

Metin abi ben 13 yaşında özel ortaokul talebesiyim. Orta 2’ye geçtim. Fakat tek emelim gitar çalmak, ama bir gün amcam eve sazla gelince bu emelim de düştü. Bizim okulda mandolin çaldırıyorlar bize. Benim sizden bir ricam var. Acaba yapar mısınız? Sizden bir imzalı resminizi ve birkaç şarkı sözlerini ve isterseniz notalarını da yazar mısınız? Ajda Pekkan ablamızın adresini de biliyorsanız bana yollarsanız çok memnun olurum. Hem ben hafif batı müziğini çok severim. Saygılar.»

E.Ö.

«Sayın Bay Metin Ersoy,

Size ve sesinize hayranım. Sizden ricam imzalı bir resminizi göndermenizdir. Göndereceğinizi bildiğim için şimdiden çok teşekkür ederim. Tüm yaşantınızda başarılar...»

Ö.K.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 19. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir