Neriman Köksal Hayallerinin Peşinde



«Şişli'de bir apartman...» dayız. «Lüküs Hayat» operetindeki şarkının birinci satırı değil, sahici bir apartmanın içinde... Karşımızda güzel, alımlı - çalımlı, hatta epeyce ihtişamlı bir kadın, kucağına güzel bir «ut» almış, elindeki mızrapla bu boğuk sesli aletten tatlı nağmeler çıkartıyor. Hemen arkasından parlak, kırmızı rujlu dudaklarını açıp gözlerini kısıyor ve:





«Vur sinema, mızrabın ile...» şarkısını söylüyor. Arkasından o şarkı bitiyor başka şarkılar başlıyor:

«Dünyada dost denen kelime yalan...», «Yalnız benim ol...», Sahilde o hoş buselerin...», «Mehtap...», «Dudağım dudağında...», «Sus sus kimseler duymasın...», «Kederli günlerimde...», «Aşk gönül vermem...», «Aşk ateşi hiç sönmez...» «Fosforlu Çevriye...» «Bana derler külhanlı...», «Şeker alalım...», «Ali Baba...».





Bu şarkıları «geçen» kadın, Neriman Koksal,- ona ders veren öğretmen de, Maksim'de önünde şarkı okuyacağı saz heyetinden Kemal Demir adında genç bir musikişinas... Alaturkacılar kendilerine «müzisyen» denmesinden hatta «alaturka» sözünden bile pek hoşlanmazlar. Onun için biz «Neriman Köksal Türk müziği şarkıları okuyacak» diyelim de daha doğru olsun...





Neriman şarkıları okuyor, arada bir durup meyve suyu içiyor:

- «Ayol başıma gelenleri hiç sormayın, bana 'bal ye, sesin güzelleşir' dediler. 'Meyve suyu ve yumurta sarısı iç' dediler. Ben de bu söylenenleri dinleyince şişmanlamaya başladım. Şarkı söylemek nereden mi aklıma geldi? Bana hep söylerler 'Sesin güzel, niçin sahneye çıkmıyorsun?' derler. Geçen yıl Nesrin Sipahi, Muzaffer Akgün, Orhan Şener, Sabite Tur, ısrar ettiler. Hatta bir de plak doldurmuştum.





Bu plağı dinleyen organizatör Fethi Pehlivan, Maksim Gazinosu sahibi Fahrettin Aslan'a benden bahsetmiş. O da plağı dinleyince beni davet etti. Görüştük, konuştuk ve anlaştık. Ben 'Birkaç aylık kontrat...' derken, onlar 'Bir yıllık kontrat... Her gece 20 dakikalık seans için 1.000 lira... 30.000 lirası peşin' demezler mi? Zeki Müren de çok destekledi: 'Neriman' çığım, ben sana yardım ederim, korkma, kabul et...' dedi. Ben de hep köşk almak isterim ya? Hani bahçeler içinde, tavukları, horozları, köpekleri, çimenleri, ağaçları olan bir büyük ev...



Yılda 360.000 lira kazanacağımı öğrenince 'Peki' deyip imzayı bastım... Bastım ama, kalbimin çarpıntısından geceleri uyuyamaz oldum. 'Ya sahnede rezil olursam, ya söyleyemezsem?...' diyordum. İlâç, doktor, şarkı dersi, öğretmen, hoca, Metin Bükey, Kemal Demir derken işte bugüne geldik... Gelecek hafta beni sahnede göreceksiniz... Sonra efendime söyleyeyim, ne demiştim, ha evet, işte böyle... Ben artık okuyucu oldum... 'Ötekilerin senden fazla nesi var?' diyorlar. 'Arkanda koca saz heyeti, önünde canavar gibi, (ekolu) mikrofon... korkma!' diyorlar... Önce Zeki, Ajda ve Peri - Han ile Maksim'de sonra da Ankara ve İzmir'de sahneye çıkacağım. Aman Allah'ım sen bana kuvvet ver!...»



Neriman dualar ederken musiki «hoca» sı Kemal Demir:

- «Merak etmeyin Neriman Hanım, çok güzel sesiniz var... Biraz usul, biraz makam...» diye başlayıp Neriman Köksal'ın heyecanını dindirmeye çalışıyordu. Sonra gene şarkılarını, daha doğrusu Neriman'ın «repertuarı» ndaki şarkıları «geçmeye» başladılar. Biz de bir hafta sonra sahneye çıkacaklarını düşünüp boşuna vakit «geçirmemek» için Neriman'ı kemanı, udu, şarkıları, hocası ve koskocaman bahçeli köşk hayaliyle baş başa bırakıp ayrıldık...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 43. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir