Sadri Alışık da Şarkıcı Oldu



Vatan Caddesi Kahalzade Bostanlarına doğru uzanıp gidiyor. Güneş tepemizde. Aksaray'dan çıktık yola. Bakındık sağa sola!... «Luna Park» namıyla maruf eğlencehaneyi arayıp durmaktayız. Bir çocuk eliyle işaret etti, «Nah amca, işte oracıkta!» dedi.





Atlı karıncalar, dönme dolaplar, uçan daireler, korku evleri, nişangahlar, dünyanın sekizinci harikaları ve süpürülmek üzere hortumla sulanmış toprak. Tozu toprağı kaldırmadan, tek katlı, hangar gibi geniş bir gazinoya dahil olduk. Mikrofon elinde, beyaz süveterli, kaytan bıyıklı, esmer bir delikanlı (daha henüz 43 yaşında) bülbüller gibi şakıyıp duruyor.

- «Aaaa! Bu delikanlı bizim Sadri yahu! Cesar Romero Sadri!... 30 yıllık aktör. 25 yıllık sinema oyuncusu. (Jönprömiye rollerine çıkardı o zamanlar.) 300'e yakın Türk filminin başoyuncusu Sadri. Çolpan İlhan'ın sevgili kocası, Kerem Alışık'ın arslan babası Sadri. Bunca yılın Sadri'si şarkıcı olmuş...





Sahneden eliyle bir «Hoş geldiniz» çekti. Birkaç cümle okudu, sonra yüksekten atlayıp yanımıza oturdu. Hava sıcak, Sadri elindeki mendille akan terlerini siliyor. Hemen filitreli sigarasını ikram ediyor. Sorup soruşturuyoruz. Öyle ya? Sahneye çıkmayan kalmadı Yeşilçam'da: Ajda Pekkan, Efgan Efekan, Neriman Koksal, Peri - Han, Gülsün Kamu, Sevinç Pekin, Mine Soley, Lale Oraloğlu, Altan Karındaş, Gülriz Sururi, Lale Belkıs, Pervin Par, Nilüfer Koçyiğit ve saire ve saire... Yakında Göksel Arsoy, Altan Erbulak, Selda Alkor, Sevda Ferdağ, Gülgün Ok ve Sema Özcan da sahneye çıkacaklar, şarkı söyleyecekler.





Sadri Alışık, «yanlış anlaşılan sahneye çıkma işini» aydınlatmak için şöyle konuştu:

- «Bir kere ben sahneye çıkmıyorum. Zaten sahnedeydim. Yani tiyatro oyuncusuydum. Buraya sahneden geldim. Sonra Yeşilçam'da para kalmadı, hep bono veriyorlar, ekonomik kriz var, gerekçesiyle şarkı söylemeye kalkmadım. Çok şükür, yılın 12 ayı, film angajmanlarıyla dolu. Modası geçen bir yıldız durumuna da asla düşmüş değilim. Birkaç yıldan beri, diğer arkadaşlara yapıldığı gibi, bana da şarkı söyleme teklifleri yapılıyordu. En cazip, en doğru teklifi bu gazinonun sahibi Osman Kavran yaptı. Luna Park, Aksaray'da, yerli film seyircisinin en kesif olduğu bir yerde. Benim film seyircim 1 - 2 lira verip filmlerimi seyreder. Buraya da 5-10 lira verip gelebilir. Lüks lokallerde, snop çevrelerde olsaydı, imkan yok söyleyemezdim. Birkaç yüz kişilik gece kulüplerindeki halk, benim halkım, benim seyircim değil ki...





O hatayı asla yapmam. Sonra ben bir anda 5.000 kişiye hitap etmek imkanını bu bahçede buluyorum. üstelik, seyircilerimin içkisiz olması işime geliyor. Burada alkollü içki yok. Bu şartlar benim için çok uygun. Gelelim programıma. Eskiden tiyatroda operet oynardım, Anadolu turnelerinde, Raşit Rıza ile. Burada da kısa bir operet oynuyorum. Tek kişilik bir operet. Ama kendime göre, Sadri'nin üslubuyla. Sosyal hiciv var, ama politik hiciv yok. Korktuğum için değil, politikayı sevmediğim için. Şimdi son provasını yapmakta olduğum şarkıların toplamı altı tane: 'Tophane' ve Tophane Rıhtımı'... Bunun birincisi Fecri Ebcioğlu'nun, İkincisinin sözü de müziği de benim. Plağa da okumuştum. Üçüncü şarkı: 'Evlilik Şarkısı'. 'Kim yaparsa nikahı hapı yuttu!' diye başlıyor. Dördüncüsü: 'Almanya Şarkısı'... 'Doyçlanda demiş aaadına Himler.' diyor ilk satırı. Hitler değil! Sonra efendim 'Zengin Olsaydım' diye bir parça. En sonunca da 'Sarhoş'...»





Sadri Alışık bizimle konuşurken birlikte çalıştığı «Ritim 68» orkestrası provaya devam etmek için sabırsızlanıyordu. Sadri, izin isteyip sahneye çıktı. Arkadaşlarını tanıttı:

- «Org - piyano: Rıza Silahlıpoda, bas gitar: Timur Güven, bateri: Necdet Ulusoy, Tenor - saks klarnet, keman: Mustafa Sıtkı, elektro gitar: Fehmi Şirin. Şimdi efendim başlıyoruz!»

Elektrikli sesler koca salonu sarınca Sadri'nin kalın ve tok sesi büsbütün güzelleşti. Her ne kadar Sadri, «Ses güzelliği diye bir iddiam yok,» diyorsa da orkestranın yerini «ince saz takımı» alınca bir gazel attı bir gazel attı ki, salonca «Oooof! Of!» diye nara atmayan kalmadı!

Biz ayrılırken Sadri Alışık'ın sesi hoparlörden çın-çın ötüyordu.

«Tophaneliyiz biz, Kasımpaşa, Aksaray hepsi bizden...»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 24. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir