Selim Soydan El Öpmeğe Gitti



Ses mecmuası aylardan beri, herkesin resmini çekmek istediği bir konuyu, Türk basınında ilk defa en geniş şekilde okuyucularına veriyor.

Türk sinemasının ünlü yıldızı Hülya Koçyiğit ile Fenerbahçeli ünlü futbolcu Selim Soydan’ı aylar süren takipten sonra geçen hafta Yeniköy’de yakaladık.

Önce içki masasında, sonra da evinde fotoğraflarını çekip konuştuk.

Genç sevgililer nisanda nişanlanacaklarını söylediler. Düğün ise temmuz ayında yapılacakmış.





«ÖP ANNENİN ELİNİ» — Futbolcu Selim, sinema oyuncusu olan sevgilisinin annesi Melek Koçyiğit'in evinde, müstakbel kayınvalidesinin elini öperken sadece SES objektifi vardı.

Aylardan beri peşlerindeydik. İkisinin de evini gece - gündüz adeta «gözcüler» le muhasaraya almıştık.

«Hülya evden çıktı. Gülten Şakır'ın kırmızı Opel'ine bindi. Film setine. Kulüp Suat'a gitti...»

Hülya Koçyiğit'e bazı kimselerin, «Selim ile birlikte resminizi çekersek size 25.000 lira öderiz!» dediklerini de duymuştuk.





«Selim, evden çıktı. Moda'daki Mano Palasa gitti. Kampa girdi» gibi birçok haber idarehanemizde toplanıyor, fakat iki sevgilinin fotoğraflarını çekmek bir türlü kabil olmuyordu. Sevgililer bir arada görünmemeye, hele foto muhabirleriyle karşılaşmamaya bilhassa dikkat ediyorlardı.

Bunu Hülya'nın annesi Melek Koçyiğit'e sorduk, «Evet» dedi. «Birlikte resimlerini çekmek için o parayı teklif edenler var. Ama, ben de, Selim de, Hülya da resim çektirmek istemiyoruz!»



Acaba niçin fotoğraf çektirmek istemiyorlardı? Foto muhabirlerinin iştahını kabartmak, onları birbirleriyle yarışa sokup kendilerine reklam yaptırmak için mi? Yoksa, «Bu iş aile mahremiyeti arasında kalmalı. Kimse görmemeli,» diye düşündükleri için mi? Yoksa daha bir başka sebepten dolayı mı? Biz, çektirmek istememelerinin sebebini öğrenmeyi bırakıp önce fotoğraflarını çekmeyi kafamıza koymuştuk. Aylar süren takiplerimizi bir bir anlatmak yerine, Hülya Koçyiğit - Selim Soydan macerasının başlangıcına kadar uzanalım:





BÜYÜKADA’DA BAŞLAYAN AŞK

Bir buçuk yıl önce bir Galatasaray - Fenerbahçe futbol maçının arifesindeyiz. Fenerbahçe futbol takımı Büyükada'da, «Akasya Palas» adlı otelde, sözüm ona kamp yapıyor. Zira, herkesin girip çıktığı bir otelde kamp yapılmaz. Nitekim biz Hülya'nın 2 Temmuz 1966 tarihini taşıyan sayımızda çıkan, «Ada Sefası» adlı röportajını yapmaya gittiğimiz zaman. Selim Soydan bize bir çalım attı, bir çalım attı, ondan sonra da yerli filmlerin «kalesi»ni koruyan Hülya'nın kalbine bir «aşk golü» attı ki, şaştık kaldık... Önce, «Hülya Hanım, şu resminizi imzalar mısınız?» diyerek yanımıza yaklaşan, daha doğrusu, «ceza sahası»na dalıveren Selim Soydan, Hülya'nın hülyalı bakışları arasında imzasını alırken, «Buyrun masamıza, bir poker partisi çevirelim! İsterseniz iskambil ile falınıza da bakarım!» demişti...





«Susuz Yaz»ın güzel «Bahar»ı, sanki yıllarca, şöhretli ve epeyce de yakışıklı bir futbolcuyla poker oynamaya, iskambil ile falına baktırmaya «susamış» gibi tıpış tıpış Fenerbahçeli delikanlıların bulunduğu masaya gitmişti. Bunların arasında «milyonların sevgilisi» futbolcular vardı. Gazetelerin son sayfalarında resimlerini göre göre çok yakından tanıdığımız futbolcular: Ercan, Şükrü, Şeref, Yılmaz daha kimler kimler...





TENHALARDA BULUŞALIM

İşte ne olduysa o gün oldu ve «Hıçkırık» filminden kalbi «kırık» olan Hülya Koçyiğit, kırık kalbini tamir ettirecek bir başka arkadaş buldu. Ediz Hun, Sema Özcan'ı bulur da Hülya Koçyiğit boş durur mu? O da koluna Selim Soydan'ı takıp Boğaziçi'nde otomobille gezmelere çıktı. Gurur ve iftihar duyguları içinde yüzüyordu! Otomobille hep tenhalara gidiyorlardı.





OLAY GAZETELERE GEÇİYOR, AMA RESİM YOK

Bir buçuk yıllık bu gizli macera, ancak son aylarda gazete sayfalarında yer aldı...

Biz SES olarak, bir olayı fotoğraflarıyla ispat etmedikçe, sayfalarımızda yer vermemeyi prensip edindiğimiz için, fotoğraf temin edinceye kadar, susmayı, olayların derinine inmemeyi tercih ediyorduk. Ama bu arada da boş durmuyor, olayların kahramanlarıyla, Hülya Koçyiğit'le, Selim Soydan'la, Anne Koçyiğit'le, Selim'in ailesiyle konuşuyor, son aylarda, beyazperde alemini olduğu kadar, futbol meraklılarını da ilgilendiren bu aşkın içyüzünü ve nereye varacağını öğrenmeye çalışıyorduk.



Anne Koçyiğit, önceleri bu evlenmeyi istemiyordu. Hülya - Selim aşkı, resimsiz olarak bazı yayın organlarında yer aldığı zaman, konuştuğumuz Anne Koçyiğit bir arkadaşımıza şunları söylemişti: «Durup dururken başımıza bir de Selim çıktı. Sanki başka işimiz yoktu. Geçenlerde Selim'in annesi geldi, Hülya'yı istedi. Ama Hülya'nın bakmakla mükellef olduğu iki kardeşi var. Kızım bana onların istikbalini düşündüğünü, sinemadaki mücadelesinin Selim'in aşkından daha önemli olduğunu söyledi. Bu evlenme hiç bir zaman olamaz. Sonra Selim'in mesleği yok. Bir futbolcu yaşlanınca ne yapar ki?»





HÜLYA DİYOR Kİ

Arnavutköy'deki Hüsnü Keseroğlu'nun evindeki bir film setinde Hülya Koçyiğit, annesi yan odada telefonla konuşurken yine bir başka arkadaşımıza:

Selim'i seviyorum. Duygulu, samimi, iyi bir insan... Hemen evlenmek istiyorum, ama engeller var...» demiş. Bu sırada odanın kapısı açılmış ve içeriye giren Melek Koçyiğit: «Hülya ile neler konuştunuz? Benim söylediklerimden başka bir şey söyleyeceğini sanmam,» demişti. Annesi, arkadaşımıza bunları söylerken, Hülya Koçyiğit gözlerini yere dikmiş, öylece duruyordu. Ne bir ses, ne bir nefes!...





SELİM SON SÖZÜ SÖYLÜYOR

Milli takım, Pakistan seyahatinden önce kampa alındığı gün de Selim ile Tarabya Otelinde konuşmuştuk. Gerçekten samimi, kibar, iyi niyetli bir gençti. Sanki futbolcu değil da şair... Ama, Melek Koçyiğit'in davranışlarından üzüntülüydü. Niye böyle davrandığına da bir türlü akıl erdiremiyordu. «Hülya beni, ben Hülya'y» seviyoruz. Neden evlenip mutlu bir yuva kurmayalım?» diye sorduktan sonra, «Evlenmemize engel olurlarsa bir başka yere kaçar evleniriz,» demişti. «Hülya artık 18 yaşını bitirmiştir, kimsenin velayetinde değildir.»



Selim'le konuştuğumuzun ertesi günü bu konuyla ilgili olarak Hülya'ya ne düşündüğünü sormuştuk. O da Selim gibi düşünüyordu.

Hülya'nın sevgilisi Selim Soydan, Yeşilköy Havaalanında uçağa binerken ise bize şöyle diyordu: «Hülya ile bu sabah telefonla konuştum. 'Her şey düzelecek Selim, üzülme, kendine oralarda iyi bak', dedi. Bana moral verdi, içimdeki sıkıntıları giderdi.»





AŞIKLAR SES OBJEKTİFİNE YAKALANIYOR

Nihayet geçen perşembe günü Yeniköy'de «Fiko» Lonkantasında genç âşıkları baş başa yakaladık. Flaşımız patladığı zaman iki sevgili kalbinden vurulmuş gibi oldu!

Selim, centilmen bir futbolcunun asaleti içinde, «Eyvah maçı kaybettik» diye gülümsedi. Hülya Koçyiğit ise «Aşkolsun, beni korkuttunuz!» demekle yetindi.

İkisi de mağlubiyeti kabul etmişlerdi. Aylar süren bir kovalamaca SES'in zaferiyle sonuçlanmıştı.... Evlenmeye kararlı olan genç aşıklar, bu sefer objektifimizden kaçamamışlar, daha doğrusu kaçmaya fırsat bulamamışlardı.



Flaşlar birbiri üzerine çakarken, her ikisi de önce şaşkınlık içindeydiler. Neden sonra kendilerine geldiler.

Hülya Koçyiğit, «Ne yapalım, başardınız,» dedi. Bir an düşünüp Selim'in kulağına bir, iki kelime fısıldadı, sonra ilave etti: «İsterseniz buradan bizim eve gidelim.»

Hep beraber, Yeniköy'den ayrıldık, Hülyaların Etiler'deki evine gittik.





SES, KOÇYİĞİTLERİN EVİNDE

Kapıdan içeri adımımızı attığımız zaman, bizi karşısında gören anne Koçyiğit'in şaşkınlığını görmeliydiniz!... Melek Hanım, damat namzeti Selim Soydan'ın arkasında bizleri görünce dondu kaldı. Ama artık yapacağı bir şey yoktu. Bunu anlamış olacak ki, «Buyrun,» dedi. «Hoş geldiniz.» Ama sesi bir tuhaftı. Kırgındı, üzgündü.

İçeri girdik. Selim damatlara yakışır bir şekilde kayınvalidesinin elini öptü. Hülya kahveler yaptı... Feryal'le Nilüfer, eniştelerinin etrafında fır döndüler. Daha birkaç ay öncesine kadar söylenen sözlerden hiç bahsedilmiyordu. Konuşulan üç konu vardı: Nişan, düğün ve Fenerbahçe'nin durumu...



Hülya Koçyiğit'lerin evinde kaldığımız bir saat içinde biz de, eskiden söylenen sözlerin üzerinde durmadık. Bizce önemli olan, genç ve yakışıklı iki insanın mutlu olmasıydı. Önceleri, «muhalefet» partisi durumunda olan anne Koçyiğit, şimdi «koalisyon» a girmişti. «Evlenme Partisi»ni destekliyordu.

Koçyiğit ailesine ve Selim Soydan'a, «Bir ömür boyunca mutluluk,» dileyip Koçyiğitlerin evinden ayrılırken genç aşıklar arkamızdan şöyle sesleniyordu:

— «Nişan 4 Nisan da... Düğün ise Temmuz da... Bekleriz!»



BU İŞİN SONU NEYE VARIR?

Yeşilçamlı Hülya'nın Fenerbahçe'ye transferinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini zaman gösterecek. Ama, Melek Koçyiğit ile. Selim Soydan arasındaki «maç»ın nasıl sonuçlanacağını herkes gibi biz de merak etmekteyiz. Çünkü Hülya'nın, Koçyiğit ailesinden ayrılarak Selim'le «Soydan» ailesini kurması, çok şeyleri değiştirecek gibi görünüyor. Eskiden mütevazı bir şekilde yaşayan, önce Hülya'nın, sonra da annesinin gayretiyle artist olan Nilüfer'in kazançlarıyla refaha kavuşan Koçyiğit ailesi, Hülya'nın ayrılmasıyla sadece Nilüfer Koçyiğit'in gelirine kalacaktır.

Hülya'nın saadetiyle ailenin gelecekteki durumu nasıl bağdaşacak? İşte bütün mesele burada...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 10. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir