Yılın Dev Filmi



Sinema dünyasında, başkalarını taklit etmekten hoşlanmayan, moda aleminde daima bir yenilik yaratmak isteyen bir şöhret varsa o da Brigitte Bardot'dur... Yıldızın hayranları genç kadının giyinişinden, saçını tarayışına kadar bütün özelliklerini benimsemişler böylece de ünlü Fransız yıldızı daima taklit edilen bir şöhret olarak isim yapmıştı. Fakat B.B. geçenlerde Fransız televizyonuna çıkınca, hayranları şaşırmaktan kendini alamadılar. Televizyon ekranındaki Brigitte'in saç modeli, kıyafeti, davranışları, bakışları inanılmayacak derecede değişmişti. Üstelik Brigitte Bardot'nun giydiği kıyafet de, sinemayla uzaktan, yakından ilgilenenler için hiç yabancı değildi. Programdan sonra genç kadının başında bere, elinde makineli tüfekle fotoğrafçılara poz vermesi de ayrıca çeşitli söylentilere yol açtı... Taklit etmek değil, taklit edilmek prensibini benimseyen Brigitte Bardot, meslek hayatında ilk defa bir başka meslektaşını, üstelik tehlikeli bir rakibesini taklit ediyordu.





Brigitte Bardot'nun «Bonnie ve Clyde» filminde Bonnie rolünü oynayan Faye Dunaway'in kılığıyla televizyon seyircisinin karşısına çıkması doğrusu hiç de hoş karşılanmadı. Hele Brigitte Bardot, televizyon için hazırlanan «Bonnie ve Clyde» piyesinde başrolü oynamayı kabul edince, başlangıçta «Bonnie ve Clyde» filmini pek önemsemeyenler bile bu eserde seyirciyi büyüleyen bir özellik bulunduğu fikrine vardılar.





Kimdi bu Bonnie ve Clyde? Sinema seyircilerini böyle kısa bir zamanda büyüleyivermelerinin sebepleri nelerdir acaba? Bonnie ve Clyde, 1920 yıllarında Amerika'yı allak bullak eden iki banka soyguncusuydu. Bonnie'yi beyazperdede Faye Dunaway, Clyde'ı ise genç aktör Warren Beatty canlandırmıştı. Yılın üzerinde en çok konuşulan Bonnie ve Clyde filminin çevrilmeye başlaması moda yaratıcılarının dikkatlerini bir anda bu filmin setinde toplamıştı. 1930 yıllarının modasını yeniden yaymak için fırsat kollayan moda uzmanlarına Bonnie ve Clyde filminin kostümleri mükemmel bir rehber olmuştu. Kadın kıyafetlerinde Bonnie'nin giydiği elbiselerinden, erkek kıyafetlerinde de Clyde'ın kostümlerinden ilham alınınca dünya modası allak - bullak oldu... Artık 1930'ların kıyafeti her yerde kol geziyordu!...





Bu kadarla kalsa iyi... Filmin Paris, Londra, Stockholm ve Roma'daki galasında Faye Dunaway - Warren Beatty çiftinin de hazır bulunması, «Bonnie ve Clyde» salgınının bütün dünyayı sarmasına sebep oldu. Arthur Penn'in yönettiği bu film ayrıca sinemalarda gösterilmeye başlanıldığı günden itibaren de, dağıtılan bütün film armağanlarını kazanması, filme karşı duyulan ilginin büsbütün artmasına yol açtı. Hele Brigitte Bardot'dan başka Sylvie Vartan, Johnny Halliday, Julie Christie gibi müzik ve sinema aleminin şöhretleri Amerika'nın bu amansız gangsterleri gibi giyinmeye başlayınca dünya bir anda Bonnie ve Clyde salgınına tutuldu.





Paris'te «Moulin Rouge» tiyatrosunda yapılan galada, dünya sosyetesinin kalburüstü şahsiyetlerinden birçoğu hazır bulundu. Mısırlı aktör Ömer Şerif, Jean Seberg, kocası Romain Gary ve Rod Steiger davetliler arasındaydılar.

Filmin prodüktörlüğünü yapan Warren Beatty bile, filme başlamadan bu basit gangster filminin bu derece büyük ilgi uyandıracağını tahmin etmemişti. Hele filmin dünyanın dört köşesinde verilen armağanları birbiri peşi sıra kazanması gerçekten inanılacak gibi değildi.

Bugüne kadar «Bonnie ve Clyde» Amerika'da Film Kritiklerinin armağanını kazandıktan başka İngiliz Oscar'ını ve Fransa'da da Fransız Sineması Ulusal Federasyonunun dağıttığı «Altın Bilet» armağanını kazandı...





Bugün sinemaseverlerin dudaklarında yalnız iki isim dolaşıyor «Bonnie ve Clyde». Kısa zamanda bir efsane kahramanı haline geliveren Faye Dunaway - Warren Beatty çifti de ne yapacaklarını kestiremiyorlar... 1968'in ümitlerinden Faye Dunaway bu filmin kendisine uğur getirdiğini düşünerek evinde, sokakta, her yerde hep Bonnie kıyafetleriyle dolaşıyor... Warren Beatty'ye gelince: Sinemada şöhretinin pek kısa ömürlü olacağı zannedilen beyazperdenin bu yakışıklı delikanlısı, Clyde rolü sayesinde bir anda günün aktörü oluverdi.

Bu filmin gösterildiği sinemaların gişelerinin önünde uzayıp giden bilet kuyrukları ise «Bonnie ve Clyde» filminin ikinci bir «Rüzgar Gibi Geçti» olabileceğine işaret sayılıyor...



Bütün dünyayı allak bullak eden «Bonnie ve Clyde» ın bir tek kusuru var: Filmin sonunda Bonnie ve Clyde'ın, polislerin kurşunları altında can vermeleri. Halbuki, filmi seyredenler, «Bu filmin devamı olsaydı hepimiz seve seve seyrederdik. Fakat bu sevimli kahramanların filmin sonunda ölmeleri her şeyi bozuyor,» fikrinde birleşiyorlar.

Filmciler ise, seyircilerin bu fikrine katılmıyor. Eğer «Bonnie ve Clyde» önümüzdeki nisan ayında Oscar armağanlarını toplarsa, filmcilerin ne yapıp edip ikinci bir Bonnie ve Clyde filmi çevirmenin çarelerini arayacaklarına, hatta bulacaklarına hiç şüphe yok...

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 10. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir