Brigitte Bardot Sean Connery’i Büyüledi




Yol boyunca, hep Deauville’i ve bu ünlü sayfiye kasabasında onu bekleyen ele, avuca sığmaz, şımarık, şöhretli sarışını düşünmüştü. Kararı karardı, ona haddini bildirecek, şımarıklıklarına son vermesini isteyecek ve aralarında basit bir iş arkadaşlığından başka bir bağ bulunmamasına bilhassa dikkat edecekti… Onun karşısında konuşurken diğer erkekler gibi gözlerini gözlerinin içine dikmeyecek, her fırsatta koluna girip samimi pozlar almayacak ve en önemlisi, filmcilerle karşı karşıya geldikleri zaman da son kararı daima kendisinin vermesini sağlayacaktı. Aksi halde bu filmi çevirmekten vaz geçeceğini de kati bir dille rejisöre söyleyecekti.





James Bond filmlerinin ünlü gizli ajanı, bütün dünyaya kuvvetini, kudretini ispat ettikten sonra Fransız sinemasının şımarık sarışını Brigitte Bardot'nun esiri olmaya hiç, ama hiç niyetli değildi. Hata, Brigitte ile o güne kadar rol arkadaşlığı yapan erkeklerdeydi. Hepsi de genç kadına gerektiğinden fazla yüz vermişlerdi. Ama Sean Connery, meslektaşlarının bu geleneğini yıkacak, Brigitte'in rol arkadaşının kararlarına boyun eğmesini sağlayacaktı.





Gerçi bazıları Sean Connery için, «James Bond» filmleri onu soğuk kış günlerinden koruyan kalın bir yorgandı. Ama aslı bu yorganın altından çıkınca, sinema dünyası onu hayli üşüteceğe benzer» diyorlardı. Ama Sean Connery, bu çeşit dedikodulara çoktan alışmıştı. Hatta bu çeşit söylentilere sebebiyet verenlere artık sitem etmek zahmetine bile katlanmıyordu. Yakın bir gelecekte kabiliyetinin üstünlüğünü herkese ispat edeceğinden emindi. Sean Connery, şöhretini devam ettirmek için Brigitte Bardot gibi bir rol arkadaşına ihtiyacı olduğunu söyleyenlere de içinden gülüyordu. Ona sorarsanız, asıl Brigitte Bardot'nun şöhretini devam ettirmesi için onun gibi birine ihtiyacı vardı...





Sean Connery bunları düşünerek ve Brigitte ile karşılaştığı zaman nasıl hareket edeceğini, neler söyleyeceğini tasarlaya tasarlaya Deauville iskelesine gelmişti. Ağzında piposu, bir elinde bavulu, etrafına bakınırken nerden çıktığını fark edemediği balıkçı pantolonlu, uzun sarı saçlı bir genç kadın, koşup aktörün boynuna sarılı verdi: «Hoş geldiniz, Mr. Sean... Ben kendimi takdim etmeye lüzum görmüyorum. Ama size kocamı tanıtayım...»

Sean Connery onu iskelede böyle samimi bir hava içinde karşılayan Brigitte'e şaşkın şaşkın baktı. «Ben... Şey... Siz...» diye bir şeyler kekeledi. Fakat Brigitte hemen kederli bir ifade takınmıştı:





- «Ne o yoksa benimle tanıştığınıza memnun olmadınız mı?» dedi. «Halbuki kocamla ben sizinle çok iyi dost olacağımıza inanıyorduk. Hele Gunther, öyle sabırsızlanmıştı ki...»

Sean Connery, yanlarına yaklaşan uzun saçlı, uzun dişli, mavi gözlü genç adama gülümseyerek elini uzattı. Aralarında birkaç kelime konuştular, sonra üçü beraber Gunther Sachs'ın biraz ileride bekleyen arabasına doğru yürüdüler... Brigitte durmadan konuşuyor, Sean'in ilgisini çekmeye çalışıyordu. Sean ise Gunther Sachs'ın yanına iyice sokulmuş, genç Alman sanayicisiyle sohbete dalmıştı. Brigitte'in varlığından haberdar değilmiş gibi bir tavır takınmaktan da geri kalmamıştı. Sean Connery'nin bu davranışına Brigitte hiç aldırmadı. Genç kadın kocasıyla beraber kaldıkları Royal Oteli'nin önüne geldikleri zaman kocasına, «Siz aşağıda biraz oturun ben üstümü değiştirip geliyorum» dedi ve seke seke otelin holünde gözden kayboldu...





Brigitte ortadan kaybolunca Sean Connery bayağı rahatlamıştı. Rol arkadaşının özelliklerini bilmediği için onunla film setinin dışında anlaşabileceğine hiç ihtimal vermiyordu. Zaten buraya gelirken de böyle bir dostluk kurmamaya peşin karar vermişti. Şimdi ise bu kararını tatbik etmenin çok zor olacağını düşünmeye başlamıştı.

Az sonra Brigitte Bardot, bir erkeği hatırlatan kıyafetiyle aşağıya indi:

- «Haydi bakalım, savaş meydanına Mr. Connery» dedi. «Golf sahasında sizinle hesaplaşacağım...» Böyle dedikten sonra da kahkahalarla gülmeye başladı.





Gunther, durumu izah etmek zorunda kalmıştı: «Karım Meksika'da beraber çevireceğiniz filme çok önem veriyor. Onun için de burada kaldığımız süre içinde bazı sahneleri önceden prova etmek ve senaryo üzerinde konuşup sizinle tam bir anlaşmaya varmak istiyor. ..»

Sean Connery omuzlarını silkti ve:

«Ben baştan söyleyeyim,» diye sert bir tavırla söze başladı. «Sizin karınızın kaprislerine hiç bir şekilde boyun eğmeyeceğim. Senaryoyu beğenmezsem bu filmde oynamam. Karınız benim kararlarıma uymak zorundadır, bunu lütfen kendisine söyleyin...»





Aktörün bu sözlerini Brigitte duymuştu, gülerek yanlarına geldi: «İsterseniz sizinle peşin anlaşmaya varalım» dedi. «Ben anlaşma usulü olarak Amerikan Kızılderililerinin 'sulh çubuğunu tüttürmeyi uygun görüyorum. Sizin piponuz pekala bir çubuk vazifesini görebilir.

Brigitte Bardot, Sean Connery'nin elinden piposunu aldı, golf sahasının tenha bir köşesine çekildi ve gözlerini kapayıp pipodan bir nefes çekti, sonra tatlı tatlı gülümseyerek Sean Connery'ye uzattı: «Bir nefes de siz çekin... Sulh çubuğunu içtikten sonra bakın nasıl dost olacağız...»



Sean, Brigitte'ten sonra pipodan bir nefes çekti. Tuhaf değil mi, sarışın yıldızdan artık eskisi gibi nefret etmiyordu. Yolda verdiği kararları da sanki bir anda unutuvermişti.

Brigitte kahkahalarla gülerek golf sahasında koşmaya başlayınca Sean Connery de onun peşinden gitmek istedi ve Gunther Sachs'ı oracıkta bırakıp Brigitte'in arkasından koştu...



Akşam, otelin yemek salonunda Brigitte kocasıyla rol arkadaşının arasına oturmuş etrafına neşe saçıyordu. Genç kadın balıkçı pantolonu, saçlarının arasına iliştirilmiş beyaz çiçeğiyle bir sinema artistinden çok, her dakika bir muziplik yapmak isteyen şakacı bir liseli kızı andırıyordu. Yemek boyunca da hep Brigitte konuştu, iki erkek dinledi. Yemeğin ortalarına doğru şarap şişeleri boşalıp yerlerine yenileri konunca Sean Connery'nin de havası değişti. Brigitte'in esprilerine kahkahalarla gülüyor, fotoğrafçıların samimi pozlarda resim çekmelerine ses çıkarmıyordu. Ünlü aktör bu mutlu gecenin de bir sabahının olacağını ve bu çekilen fotoğrafların onu belki de çok zor duruma düşürebileceğini aklına dahi getirmiyordu. Bir ara Brigitte'e: «Ben de senin fotoğraflarını çekmek isterdim» deyince yıldız: «Burada olmaz. Yukarıda odamda resimlerimi çekersiniz...»



Gunther Sachs, karısının sözlerini hiç duymamazlıktan gelmişti. Sean Connery Brigitte ile beraber masadan kalkarken de bir şey söylemedi. İki rol arkadaşı konuşa, gülüşe yukarı çıktılar. Sean Connery fotoğraf makinesini aldı ve Brigitte'in fotoğraflarını çekmeye koyuldu.

Ertesi sabah, Brigitte yine «golf» diye tutturdu. Sean Connery ile Gunther Sachs da yıldızın isteğini yerine getirmek için golf takımlarını aldılar ve otelin golf sahasının yolunu tuttular. Brigitte, golfde şansını denedikten sonra Sean'e «Senin göründüğün gibi güçlü kuvvetli bir insan olduğuna inanmıyorum. Beni kucağında taşıyamazsın» diye mırıldanınca, Sean genç kadını kaptığı gibi kucakladı. İkisi de artık kahkahalarla gülüyorlardı. Sean Connery, yıllardan beri ilk defa yaşamanın tadını çıkarmaya başladığını gizlemiyordu. Brigitte de, yeni rol arkadaşının çok enteresan bir şahsiyeti olduğunu, onunla çalışmanın gerçekten zevk vereceğini düşünmeye başlamıştı bile...



Deauville tatili bir hafta sürdü. Bu devrenin sonunda Brigitte, «Shalako» isimli filmi çevirmek için yakında Sean Connery ile beraber Meksika'nın Durango kasabasına gideceğini açıkladı. Sean Connery de beyazperdenin ünlü sarışını ile bir filmde oynamaktan büyük zevk duyacağını, onunla çok uygun bir çift teşkil edeceklerini söyleyerek Brigitte'in beyanatını doğruladı...

Şimdi herkes Deauville'de başlayan maceranın Durango'da nasıl sona ereceğini merak ediyor.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 39. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir