Aşkta büyük bir yenilgiye uğramıştı. Sevdiği erkeğe kavuşacağı anı sabırsızlıkla beklediği sırada erkek ona «Hayatımda hiç kimseyi seni sevdiğim kadar sevmemiştim ama maalesef çocuklarımı, onların mutluluklarını düşünmek zorundayım» demiş ve onun uğruna nicedir eşinden ayrılmak için çok düşündüğünü, sonunda bundan vaz geçtiğini acıklı bir lisanla anlatmıştı… Genç zenci şarkıcı Diahann Carroll, ünlü zenci aktör Sidney Poitier‘nin eşi olmaya hazırlanırken onun her şeye rağmen yuvasını yıkmak istemediğini anlayınca aşkta uğradığı yenilginin acısını meslek hayatından çıkarmak istemişti… Aşkta büyük bir yenilgiye uğramış, bir daha aşık olmaya da tövbe etmişti ama şimdi genç hayranlarına aşk şarkılarının en güzellerini söyleyecek ve onların duygularına hitap edecekti.

Böylece Diahann Caroll, beat gençliğini romantik aşk şarkılarıyla büyülemesini bildi, şöhreti de günden güne arttı.

Diahann Carrol, «Beat müziğini niçin denemiyorsunuz?» sorusunu soranlara şu cevabı veriyor:

– «Bir şarkıcı söyleyeceği şarkıları her şeyden önce benimsemelidir. Ben bu tip hızlı müziği bir türlü sevemedim. Bu durumda dinleyicilerin karşısına çıkıp Beat temposu ile şarkılar söylemeye kalkarsam gülünç olurum. Mikrofonun başında durup şarkılarını söylemeye başladığım zaman gençlerin tatlı aşk hayallerine daldıklarını görmek beni öylesine sevindiriyor ki anlatamam…»

Zenci şarkıcı televizyon şirketlerinin programlarında da sık sık yer almaktan hoşlanıyor. «Büyük ücretler ödeyerek benim çalıştığım gece kulüplerine gelme zevkinden mahrum olan genç hayranlarım beni televizyonda rahatça seyredip dinleyebilsinler diye televizyon programlarının sıkıntısına katlanıyorum» diyor.

Geçenlerde de ünlü Fransız şarkıcısı Maurice Chevalier ile beraber bir televizyon programına çıkan Diahann Carroll için yaşlı şarkıcı, «Şimdiye kadar tanıdığım genç meslektaşlarım arasında Diahann kadar kabiliyetlisine, güzel seslisine rastlamadım» dedi.

Önümüzdeki günlerde uzunca bir konser turnesine çıkmaya hazırlanan Diahann Carroll, Puerto Rico, Londra, Paris ve Avustralya’da konserler verip çeşitli ülkelerin gençleriyle tanışacak. Avrupa’yı Amerika’ya tercih ettiğini söyleyen genç şarkıcının en büyük emeli başarılı bir sinema yıldızı olabilmek. Konser turnesinden sonra Hollywood şirketleriyle temasa geçip bir kere de sinemada şansını deneyecek.

Genç kadın, eski sevgilisi Sydney Poitier’ye olan aşkını bir türlü unutamadığını da saklamaya lüzum görmüyor. Ünlü şarkıcının Hollywood‘a yerleşmek istemesinde de eski sevgilisinin önemli rol oynadığı muhakkak. Genç kadın, günün birinde tekrar Sydney’in ilgisini çekebileceğini umuyor.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 37. SAYISI