Gülgün Ok Önce Boşandı Sonra Soyundu




Gülgün Ok’u Hilton’un havuzunda kendini sulara bırakmış görünce biraz şaşırdık. Üç, dört yıl var ki, soyunmuş, dökünmüş olarak mayolu bir fotoğrafı çekilmemişti Gülgün’ün… Ne zaman söylesek hemen karşımıza engel olarak eşi rejisör Semih Evin’i çıkarır, «Vallahi» derdi. «Semih sonra benden ayrılır. Eğer bir gün mayolu resmimi çekerseniz bilin ki Semih’ten ayrılıyorum.» İşte Gülgün de ayrılmaya karar vermiş, soyunmuş ve şöhret yarışına başlamıştı.





Biz bunları düşünürken, o da bizi uzaktan görmüş, el sallıyor, bir yandan da anlamlı anlamlı gülüyordu. Yüzünde «Boşanıyorum, istediğiniz gibi resimlerimi çekebilirsiniz» gibilerden bir ifade vardı. Nedense bugün yüzü gülüyordu. Neşesi yerindeydi. Semih Evin'den ayrılık Gülgün Ok'a bir serbesti getirmiş, içinde yanan şöhret ateşini körüklemişti.

- «Evlilik bitti artık. Yeni bir yarışa, yeni bir mücadeleye başlıyorum. Bu, sinemada daha büyük isim olabilmenin, daha çok para kazanabilmenin mücadelesi olacak... Haziran ayında mühendis olan ağabeyimle Portekiz'e gitmiştim. Oradan çok güzel elbiseler, tuvaletler getirdim. Yeni filmlerimde onları giyeceğim.»





Yerli sinemada nedense evli kadına hayat hakkı tanınmıyordu. Evlenen kadın muhakkak şöhretini kaybediyor veya sinemayı tamamen terk etmeye mecbur oluyordu. Gülgün Ok da, evlendiği 5 aralık 1964 tarihinden beri sadece eşi Semih Evin'in yönettiği filmlerde oynamış, bu arada birçok teklifi reddetmiş veya birçok prodüktör «evli olduğu için kabul etmez» gerekçesiyle ona film teklifinde bile bulunamamıştı.

- «Semih çok iyi, fakat çok muhafazakar bir insan. Eve geldi mi oturmak istiyor, bir yere çıkmak istemiyor. Dört yılda dört defa kulübe gittik. O da bin naz re yalvarma ile... Sinemaya bile zorla giderdi. Üstelik Semih çok çalışan bir insandır. Çok zamanlar bütün ricalarıma rağmen bir pazar gününü bile bana veremiyordu. Nihayet ben de 26 yaşında bir kadınım. Gezmek, eğlenmek hakkım değil mi?»



Şen bir kahkaha attı ve müsaade alarak kendini tekrar serin sulara bıraktı. Yanımıza geldiğinde yüzündeki mutluluk halkası daha da genişlemişti.

- «Sinemayı yuvasına tercih etti, diyorlar benim için. Katiyen... Sinemayı önemli tutsaydım, baştan evlenmezdim veya daha önce ayrılırdım.»

Gerçi Gülgün Ok, böyle konuşuyordu ama, gene de ayrılmaya karar verir vermez, bir dakika bile vakit kaybetmeden soyunmuş, yerli sinemanın icaplarına uymuştu.



Şöhret yapmak için, Hülya Koçyiğit hariç, yerli sinemanın bütün starları soyunmuş, Türkan Şoray bile bir zamanlar sütyensiz olarak kamera karşısına çıkmıştı. Sevda Ferdağ, eğer soyunmasaydı bugün yerli sinemada asla tanınmış olmayacaktı. Gülgün Ok, yerli sinemanın kurallarına uymakla şöhretin yolunu açmış oluyordu.

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1967 TARİHLİ 41. SAYISI



Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir