Peter O'Toole, sete filmin çekimini takibe gelen bir gazetecinin kulağına eğildi: «Şu kadına dikkatle bak,» dedi. «Yakında benim ölümüme sebep olacak!...»

Gazeteci, Peter O'Toole'un işaret ettiği tarafa baktı. Hemen karşısında oturmakta olan beyaz saçlı kadını tanımıştı. Maddeten bu kadının Peter O'Toole'u öldürmeye gücü yetmezdi! Fakat meslekî bakımdan aktör böyle bir endişe duymakta yerden göğe kadar haklıydı. Zira yaşlı kadın sinema dünyasının en ünlü artistlerinden Katharine Hepburn idi ve bunca yıllık meslek hayatında beraber oynadıkları rol arkadaşlarını oyun gücüyle ezdiği herkesin bildiği bir gerçekti.

Peter O'Toole ve Katharine Hepburn, konusu on ikinci yüzyılda İngiltere’de geçen tarihî bir filmde başrolleri paylaşmaktaydılar. «The Lion In Winter» (Kışın Arslan) isimli bu filmde Katharine Hepburn, İngiltere tarihinin en kuvvetli kadın şahsiyetlerinden birini canlandırıyordu. Peter O'Toole da bu ünlü kadının kendisinden on bir yaş küçük kocası rolündeydi.

İngiltere tarihini dikkatle tetkik etmiş olanlar bilirler. Aquitaineli Eleanor adiyla tanınan bu ünlü kraliçe, İngiliz tarihinin ünlü krallarından Arslan Yürekli Richard'ın annesidir ve İngiltere'de o devirde baş göstermiş olan taht kavgalarında çok önemli bir rol oynamıştır. Tarih kitaplarında Kraliçe Eleanor'un dinamizmi, hemcinslerini koruma hususundaki titizliği ve siyaset konusundaki bilgisi asırlardan beri daima övülür...

Katharine Hepburn, İrlanda'da bu filmi çevirirken, «Spencer Tracy'nin ölümünden sonra meslek hayatımın sona erdiğini düşündüm,» dedi. «Spencer'siz sinema bana pek yavan gelecekti. Onun varlığını yanımda hissetmeden kamera karşısına çıkmak istemiyordum. Fakat bu filmin hikayesini okuduktan sonra kararımı değiştirdim. Sonra Spencer de olmayınca başka yapacak işim kalmıyordu. Ömrümün sonuna kadar elimi şakağıma dayayıp oturacak bir insan değildim... Film çalışmaları sırasında büyük acımı unutmasam bile, hiç değilse biraz olsun avunuyorum. Bu da benim yaşama gücümü artırıyor.»

Gerçekten de geçen haziran ayında Spencer Tracy «Guess Who's Corning To Dinner» filmini tamamladığı sırada hayata veda edince Katharine Hepburn yapayalnız kalmıştı. İki sevgili yıllarca birbirlerinden ayrılmamışlar, Katharine Hepburn, Spencer'in hastalığında, sağlığında bir dakika olsun onu yalnız bırakmamıştı. Aktörün birdenbire ölüvermesiyle Katharine Hepburn'un da dünyası yıkılmış oluyordu. Nihayet üzüntüsünü yenmek için durmadan film çevirmekten başka çare bulamadı.

Katharine Hepburn, özel hayatını yıllarca gazetecilerden saklamış, muhabirlere kötü muamele etmekle ün salmıştı. Fakat ünlü yıldız, İrlanda'da gazetecilerin karşısına bu kötü huyundan vaz geçmiş olarak çıktı. Film setine muhabirlerin girmesine müsaade etti. Bu sayede 1968 yılının en ilgi çekici filmlerinden biri olacağı tahmin edilen «Lion In Winter»'in setinden bol resim çekildi, dünyaya dağıtıldı.

Bu arada, Katharine Hepburn ile rol arkadaşı Peter O'Toole arasında da samimi bir dostluğun kurulduğu hiç kimsenin gözünden kaçmadı. Peter O'Toole, yaşlı meslektaşının fikirlerini hemen benimsiyor, hatta bazı sahnelerin çekiminden önce Katharine Hepburn'un fikrini sormayı da ihmal etmiyordu.

Katharine Hepburn da, genç rol arkadaşıyla yakından ilgilenmeyi sanki kendine vazife edinmişti.. Hele genç aktörün tatlı esprileri, ünlü yıldıza, üzüntülerini unutturuyor, kahkahalarla güldürüyordu. Katharine Hepburn, zaman zaman. Spencer Tracy ile müşterek hatıralarını da anlatıyor, onunla eski anılarını paylaşmaktan zevk alıyordu.

«Katharine Hepburn bu filmi tamamlar tamamlamaz, John Huston'un çevireceği «Mad Woman of Chaillot» (Chaillot'nun Delisi) isimli filmde oynamak üzere Fransa'ya gidecek.

Ünlu yıldız, «Durmadan film çevirmek istiyorum,» diyor. «Ömrümün büyük bir kısmını tamamladım. Bundan sonra ne kadar çalışabilirsem kırdır. Bir bu kadar daha yaşayacağımı bilsem o zaman belki daha az çalışmayı düşünürdüm, ama benim gibi hayat yarışının sonuna gelmiş birinin durması doğru değil...»

ALINTI: SES DERGİSİ’NİN 1968 TARİHLİ 11. SAYISI